Çocuğunuzu çok seviyorsunuz değil mi? Peki sevgiyi gösterme şeklinizi hiç değerlendirdiniz mi? Elbette çocuğunuzu seviyorsunuz. Belki de hayatta en değer verdiğiniz varlık çocuğunuz. Ancak bilmenizi isterim ki sevginizi doğru ifade edemezseniz çocuğunuza zarar verirsiniz.
Koşulsuz Sevgi
Çocuğunuzun büyürken birçok ihtiyacı olduğunu, bu ihtiyaçların ne derece ve hangi şartlarda giderildiğinin çocuğunuzun kişiliği üzerinde son derece etkili olduğunu artık hepiniz biliyorsunuz. Şimdi bu ihtiyaçların belki de en önemlilerinden bir tanesi hakkında konuşalım. Koşulsuz sevgi…
Koşulsuz sevgi; bir kişiyi hayatının parçası kabul edip her haliyle sevmektir. Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Bence istisnasız her insan koşulsuz sevilmek ister. Eşinizin, annenizin babanızın, yakın çevrenizin sizi koşulsuz sevmesini istersiniz. Siz hatalar yapacaksınız ve insanlar sizi sevmeye devam edecek.
İnsanız tabi ki hata yapacağız diye düşündünüz bir an J Pek tabi hata yapacağız ve elimizden geldiğince telafi edeceğiz. Ama bir sorunumuz var. Bize koşulsuz sevmeyi öğretmediler. Bu olguyu bilmiyoruz. Yaşamadık ve yaşamadığımız bir şeyi davranış olarak göstermemiz çok zor.
Koşula Bağlanan Sevgi Çocuğumuza Zarar Verir.
Günlük yaşamımızda çocuklarımızla iletişim halindeyken ağzımızdan çıkan birçok söz, çocuklarınızın sevgi alabilmek için bedel ödemeleri gerektiğini düşünmelerine yol açar. Bu düşünce zaman içinde güçlenir ve yerleşir. Yetişkin bir birey olduğunda ise hem koşulsuz sevilmeyi bilmez hem de karşılıksız sevebilme becerisini geliştiremediği için iç dünyasında huzursuz bir yapı oluşturarak insan ilişkilerinde sorunlar yaşar.
Koşulsuz Sevebilir Misin?
Koşulsuz Sevmediğinizin Göstergeleri
Eğer sizde çocuklarınla iletişim kurarken; “ ödevini yapmazsan seni sevmem, yaramaz çocuk olursan seni sevmem, bak böyle yaparsan kimse seni istemez, ağlarsan öğretmenin seni sevmez” gibi cümleler kuruyorsanız çocuğunuza ‘’ben seni ancak benim istediğim gibi davranırsan sevebilirim’’mesajı veriyorsunuz. Üstelik bu cümlelerden birini bir kere bile kullanmanız yeterli. Ailesiyle bu tarz bir iletişim içinde olan çocuk iki türlü kişilik geliştirme ihtimali ile karşı karşıya kalacaktır. Birincisi; sevgi alabilmek için kendi isteklerini hiçe sayarak sürekli etrafındaki insanların istediği gibi davranan, kendi benliğini oluşturamamış ve sürekli kaybetme korkusu yaşayan olumsuz kişilik. İkincisi; ne yaparsa yapsın sevilmeyeceğini düşünen ve insanlardan kendisini soyutlama eğilimine giren, kimsenin sevgisine inanmayan bu nedenle aslen mutsuz bir hayat süren olumsuz kişilik. Her ikisi de kişinin sağlıksız ruh hali içinde olduğunu gösterir.
Sevgiyi Bu Sefer İşe Karıştırmayın.
Çocuklarımızın ihtiyacı olan sevgiyi herhangi bir koşula bağlamadan onlara vermek zorundayız. Çocuklarınız olumsuz davranışlar sergilediğinde yapacağınız uyarıların içine sevgiyi karıştırmayın. Sevgi, çocuğunuz ve sizin aranızda asla yıkılmayacak bir köprü olmalıdır. En önemlisi bu köprünün yıkılmayacağından çocuğunuz emin olmalıdır. Bu durumu oluşturmak için çocuğunuza ‘’her şartta, her durumda seni seveceğim. Seni her halinle kabul ediyor ve seviyorum’ ’mesajını vermek durumundasınız. Ancak bu şekilde çocuğunuzun güçlü bir duygusal yapı oluşturmasını sağlayabilirsiniz.